Bunları söylemek yine Düz Dünyacıları kızdıracak biliyoruz ancak en azından yeni “Düz Dünyacı” olabilecek beyinlere engel olmak bir vazifemizdir.
Dünyamız geoittir; yani kutuplardan basık, ekvatordan şişkin bir biçime sahiptir. Pilotlar da kutuplara doğru uçarak daha kısa bir yol ve daha az yakıt harcamak amacıyla eğri bir rota üzerinde seyirlerini sürdürürler.
Peki bu rota güzergahı her zaman böyle mi olmak zorundadır?
Tabii ki uçakların rotalarını belirleyen şey her zaman en kısa mesafe değildir. Yolculuk esnasında çeşitli teknik veya doğa kaynaklı sebepler nedeniyle farklı bir rota izlenebilir ve sapmalar gerçekleşebilir.
Hava koşulları veya şiddetli türbülans risklerine göre de rotalar şekillenebiliyor. Aynı zamanda herhangi bir tehlike anında iniş yapılabilecek havalimanlarına göre de rota belirlenebilir.
Şimdi gelelim sorumuzu bir örnekle açıklamaya. Teknik ve doğa kaynaklı olayların en az olduğu Ankara’dan Los Angeles’a bir uçuş gerçekleştirdiğimizi farz edelim.
İki boyutlu normal bir haritada iki nokta arasındaki çizgisel mesafeyi ölçmeye kalkıştığımızda 13.423 kilometre olduğunu görürüz. “Rhumb Doğrusu” olarak bilinen bu hat, iki nokta arasında düz bir çizgi üzerinde en kısa mesafeyi ifade eder.
Bu görüntü ilk bakışta insanı, çizgisel olarak en kısa mesafe buymuş yanılgısına düşürür. Ama aslında iki nokta arasındaki en kısa mesafeyi bulmak için Dünya’nın eğik yüzeyini ele almamız gerekiyor.
Bunu sağlamak için de “Büyük Daire Metodu”na ihtiyacımız var. Bu metod kullanıldığında iki şehir arasındaki en kısa hava yolunun 11.269 kilometrelik bir rotada olduğu görülüyor.
Bu iki çizgiyi iki boyutlu bir düzlemde yani yukarıdaki görselde görüyorsunuz. Görseldeki gerçek en kısa mesafe çizgisi, doğrusal mesafeden çok daha uzun gözükse de, Dünya üzerinde aslında çok daha kısadır.
Kaynaklar 1 2 3