Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Büyük Dairesi, Sözleşme’nin 46/4 unsuru çerçevesinde aldığı kararla Türkiye’nin Osman Kavala ile ilgili 10.12.2019 tarihli AİHM kararını uygulamadığını ve bu nedenle 46. unsurun ihlal edildiği sonucuna vardığını açıkladığına dikkati çeken Türkiye Barolar Birliği, AİHM kararının uygulanmasının Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeden doğan yükümlülüğü olduğu kadar ‘hukuk devleti ‘olmanın da gereği olduğunu söyledi.
ANKARA (İGFA) – Türkiye Barolar Birliği, yazılı yaptığı açıklamada AİHM’in 11 Temmuz 2022 tarihinde açıklanan kararıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
AİHM’in 11 Temmuz’da açıklanan kararının kesin olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Şimdi yapılması gereken, AİHM kararlarının uygulanarak Osman Kavala’nın serbest bırakılması ve eski halin iadesidir. Eski halin iadesinden anlaşılması gereken, atılı suçların kayıttan silinmesi ve buna ilişkin mahkeme kararlarının bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıdır” tabirlerine yer verildi.
Açıklamada, “AİHM kararının uygulanması, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden doğan bir yükümlülüğü olduğu kadar hukuk devleti olmanın da gereğidir. Türkiye’nin AİHM yeni kararını uygulamamakta ısrar etmesi, Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihracına kadar uzanan yaptırımlar uygulamasına yol açacaktır. Türkiye Barolar Birliği olarak AİHM kararının derhal uygulanmasını; hukukun üstünlüğü unsurunun, Anayasa’nın 90/5 hususunun ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46/1 ile 19. unsurlarından doğan taahhütlerimizin gereği olarak gördüğümüzü belirtiriz” görüşlerine yer verildi.