Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çocuk Hakları Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “evlat edinenle evlatlık ortasında evlenme manisi yoktur” fetvasıyla ilgili yazılı açıklama yaptı.
“Depremzede çocukların kendisini evlat edinen bireylerle evelenebileceğine ve bu çocukların evlat edinenin nüfusuna kaydının mümkün olmadığına dair açıklamalar yapıldığı görülmüştür. Açıklamanın Türk Uygar Kanunu’nun kabulünün yıl dönümde yapılmasını ayrıyeten şanssız buluyor, demokratik ve laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yürürlükteki kanunlarını tüm ilgililere bir defa daha hatırlatmayı vazife addediyoruz” denilen açıklamada, kanunun ilgili hususlar sıralandı.
Türk Uygar Kanunu’nun 282. unsuru uyarınca evlat edinme yoluyla soybağı kurulduğu, yani evlatlığın, evlat edinenin nüfusuna kaydolduğu belirtilen açıklamada, kanunun 500. unsuruna nazaran evlatlığın, tıpkı öz çocukları üzere, evlat edinenin mirasçısı olduğu, 129. unsura nazaran de evlat edinen ile evlatlık ve onun çocukları ortasında evlenmenin yasak olduğu kaydedildi.
Depremzede çocukların İHH İnsanı Yardım Vakfı’na teslim edildiği argümanlarına değinilen açıklamada, “Ayrıca tekrar bir müddettir çeşitli medya mecralarına yansıyan, depremzede çocukların Çocuk Müdafaa Kanunu ve ilgili mevzuata ters olarak bir kadro kurum ve kuruluşlara teslim edildiğine yönelik haberler de Birliğimiz tarafından korkuyla takip edilmektedir” sözleri kullanıldı.
‘BAROLAR VE STK’LARIN HASSASİYETİ SONUCU SORUŞTURMA BAŞLATILDI’
Refakatsiz durumdaki çocukları muhafazanın devletin misyonu olduğu belirtilen açıklama şöyle devam etti:
“Gerek ulusal gerekse memleketler arası hukuk çerçevesinde, özellikle refakatsiz kalan ya da ailesinden farklı düşmüş çocuklarla ilgili tüm iş ve süreçlerde çocukların üstün faydalarının gözetilmesi ve en yüksek muhafaza hizmetlerinden yararlandırılmaları devletin temel misyonları ortasındadır. Refakatsiz kalan çocuğun korunmasına ait hizmetler devlet tarafından ve yargı kararına dayalı olarak yapılabilir. Bu hizmetin protokol ismi altında yapılan düzenlemeler ile özel şahıslara, vakıf ya da derneklere verilmesi mümkün değildir. Bu durumdaki çocukların toplumsal hizmet kuruluşları dışında tutulması ilgililerin hukuksal ve cezai sorumluluğunu doğuracaktır.
Konuya yönelik olarak kimi barolarımızın ve sivil toplum kuruluşlarının hassasiyeti ve kabahat duyuruları çerçevesinde soruşturma başlatıldığı bilgisi de tarafımıza iletilmiş olup, bu mevzunun da takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.” (HABER MERKEZİ)