Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şu şekilde;
Siyaset yalnızca teorik kalıp ve şablon kavramlarla açıklanamaz. Siyaset yalnızca donmuş ve katılaşmış kaidelerle anlaşılamaz. Siyaset, dinamik bir süreçtir. Hayat mı siyaseti değiştirir yoksa siyaset mi hayatı değişime uğratır? Siyaset, hayatın olağan ve olağanüstü akışı sırasında yığınak yığınak biriken karmaşık sorunların insanları sürüklediği karmaşık sorunlardan kurtarma fiilidir.
‘SİYASETİN KAYNAĞI HAYAT VE İNSANDIR’
Ne siyasetsiz bir hayat ne de hayatsız bir siyaset mümkündür. Hayat bedense, siyaset bu bedende dolaşan kandır. Meselenin can alıcı noktası ve siyasetin devreye girdiği aşama da buradadır. Siyaset ve hayatı birbirinden ayırmak mümkün değildir.
Siyaset bir tek uyanık mütefekkirleri çeken bir alan olarak görülemeyecektir. İlkel bir insanın dahi adını koyamadığı bir siyaseti veya siyaset dürtüsü vardır ve bilinmektedir. Siyasetin kaynağı hayat ve insandır.
‘EŞYANIN TABİATINA TERS’
Büyük düşünür ve edebiyatçımız Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi bazı kapıların arkasında durduğumuz içindir. Nerede durduğumuzu, açılmasını beklediğimiz kapıların neresinde duracağımızı bize gösteren siyasettir.
Gönüllere düşememiş bir fikrin siyaset kalıbına dönüşmesi ve insanları peşinden sürüklemesi eşyanın tabiatına terstir.
Siyasetin de bir ahlakı ve bir çatısı muhakkak vardır ve olmalıdır. Türkiye’nin aleyhine siyaset içinde olanlar dümeni kırık tekne gibidirler.
Ufkun ötesindeki umut adasını görmek her şeyden öte bir marifettir.