Merkez Bankası PPK toplantı özeti yayımlandı

Para Politikası Kurulu’nun 18 Kasım’daki toplantısına ilişkin özet yayımlandı. Özette, ekim ayında tüketici fiyatları yüzde 2,39 arttığı, yıllık enflasyonun 0,31 puan yükselişle yüzde 19,89 olarak gerçekleştiği hatırlatıldı.

Bu gelişmede, enerji ve tütün gruplarındaki fiyat artışlarının etkisinin öne çıktığı belirtilen özette, bu dönemde, uluslararası enerji fiyatlarında kayda değer artışlar izlenirken, Türk lirasındaki görünümle beraber yurt içi enerji fiyatlarında yüksek fiyat artışlarının gözlendiği kaydedildi.

Özette, üretici firmalarının sigara fiyatlarında artışa gitmeleri nedeniyle tütün ürünlerinin fiyatlarında yaşanan yükselişin tüketici enflasyonuna etkisinin yaklaşık 0,30 puan olduğu bildirildi.

Gıda grubu yıllık enflasyonunda bir miktar gerileme gözlenmesine rağmen yüksek seviyelerin korunduğu aktarılan özette, “Türk lirasındaki gelişmeler, süregelen emtia fiyat artışları ve arz kısıtlarının devamıyla üretici enflasyonu alt gruplar genelinde yükselmiştir. Bu görünüm altında, B ve C endekslerinin yıllık enflasyonları sınırlı bir oranda gerilemiş, yakın dönem eğilimlerinde ise bir miktar yavaşlama gözlenmesine karşın yüksek seviyeler korunmuştur.” değerlendirmesine yer verildi.

Piyasa Katılımcıları Anketi kasım ayı sonuçlarının, enflasyon beklentilerinin yukarı yönlü güncellendiğine işaret ettiğine değinilen özette, şunlar kaydedildi:

“Öncü göstergeler küresel ekonomideki güçlü toparlanmanın, bazı bölgelerde bir miktar hız kaybetmekle birlikte, devam ettiğine işaret etmektedir. Yakın dönemde salgının etkisiyle ABD’de tüketici güven endeksleri düşük seyrederken, bazı Avrupa ülkelerinde tüketici güveninde kısmi bir iyileşme görülmektedir. Küresel iktisadi faaliyette yılın ilk yarısında yaşanan toparlanma ve aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.

Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık faaliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerinde olumsuz yansımaları görülmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bununla birlikte, birçok merkez bankası enflasyondaki artışın arızi unsurlardan kaynaklandığı değerlendirmesine bağlı olarak enflasyondaki yükselişin geçici olduğu kanaatindedir. Bu çerçevede gelişmiş ülke merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.”

– “YURT İÇİNDE İKTİSADİ FAALİYET DIŞ TALEBİN DE ETKİSİYLE GÜÇLÜ”

PPK özetinde, ekim ayının ikinci yarısından itibaren gelişmekte olan ülke borçlanma senedi piyasaları dalgalı bir seyir izlerken hisse senedi piyasalarında girişler gözlendiği belirtildi.

Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyrinin gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tuttuğu vurgulanan özette, “Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği değerlendirilmektedir.” ifadelerine yer verildi.

Üretici enflasyonunun, Türk lirasındaki görünüm, başta enerji olmak üzere süregelen emtia fiyat artışları ve arz kısıtlarına bağlı olarak ekim ayında yükseliş kaydettiği hatırlatılan özette, şu değerlendirmeler yapıldı:

“Öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Sanayi üretimi eylül ayında tedarik sıkıntıları kaynaklı fabrika tatilleri ile tarihsel olarak yüksek oynaklık sergileyen kalemler kaynaklı bir önceki aya göre yüzde 1,5 azaldı. Buna karşın, üçüncü çeyrekte sanayi üretimi ikinci çeyreğe göre yüzde 1,6 artış kaydetti ve yükseliş eğilimini korudu. Ciro endeksleri üçüncü çeyrekte yurt dışı talebin sanayi üretimini desteklemeye devam ettiğine işaret etmektedir. İmalat sanayi firmalarının gelecek on iki aylık döneme ilişkin yatırım eğilimlerindeki güçlenme devam etmektedir.

Aşılamanın toplumun geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler, turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır. Perakende satış hacmi ve hizmet ciro endeksleri özellikle turizm bağlantılı kalemlerin desteğiyle üçüncü çeyrekte kuvvetli bir artış kaydetti. Aşılamadaki güçlü ivme ile birlikte kısıtlamaların hafifletilmesi, turizm faaliyetindeki ve ilgili hizmet kalemlerindeki toparlanma eğiliminin belirginleşmesinde rol oynadı. Dayanıklı tüketim malları talebi yavaşlarken, dayanıksız tüketim mallarında bir toparlanma gözlenmektedir. “

– “Olumlu dış talep koşulları cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir”

Para Politikası Kurulu toplantı özetinde, istihdamın üçüncü çeyrekteki seyrinin açılma, turizmdeki toparlanma ve güçlü seyreden ihracatla birlikte iktisadi faaliyette gözlenmekte olan dengelenme ile uyumlu olduğu vurgulandı.

Üçüncü çeyrekte tarım dışı istihdam artışının yüzde 2,5 ile bir önceki çeyreğe göre hızlandığı belirtilen özette, şunlar kaydedildi:

“Hizmet istihdamı lokanta-oteller ve perakende ticaret sektörleri öncülüğünde ikinci çeyreğe göre yüzde 3 artarken, sanayi ve inşaat sektörleri de istihdam artışına katkı verdi. İş gücüne katılım oranındaki yükselişe rağmen istihdamdaki güçlü artışla işsizlik oranı eylül ayı itibarıyla yüzde 11,5’e geriledi. Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, istihdam görünümündeki iyileşmenin ve iş gücü piyasasındaki olumlu seyrin sürdüğüne işaret etmektedir.

Olumlu dış talep koşulları cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir. Geçici dış ticaret verileri, mevsimsellikten arındırılmış altın hariç ihracat ve ithalatın ekim ayında ihracatta daha kuvvetli olmak üzere arttığına ve ihracatın ithalatı karşılama oranının yükseldiğine işaret etmektedir. Turizm gelirlerinde ise toparlanma eğiliminin belirginleştiği izlenmektedir. İhracattaki güçlü artış eğilimiyle yılın geri kalanında yıllıklandırılmış cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi beklenmekte, bu eğilimin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmektedir.”

– “GEÇİCİ ETKİLERİN 2022 YILININ İLK YARISI BOYUNCA DA ETKİSİNİ SÜRDÜRMESİNİ BEKLEMEKTEDİR”

Özette, para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği belirtildi.

Bu doğrultuda politika duruşunun, enflasyon gelişmeleri, enflasyon beklentileri ve bunlar üzerinde kısa vadede etkili olacağı öngörülen geçici unsurlar da dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edileceği vurgulanan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte; gıda ve başta enerji olmak üzere ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Para politikası duruşunda yapılan güncellemenin ticari krediler üzerinde olumlu etkileri görülmeye başlamıştır. Bunun yanında, bireysel kredilerle ilgili gelişmeler yakından takip edilmektedir. Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirerek politika faizinin 100 baz puan indirilerek yüzde 15 olarak belirlenmesine karar verdi. Kurul, arz yönlü ve para politikası etki alanı dışındaki faktörlerin fiyat artışları üzerinde oluşturduğu geçici etkilerin 2022 yılının ilk yarısı boyunca da etkisini sürdürmesini beklemektedir. Kurul, bu etkilerin ima ettiği sınırlı alanın kullanımını aralık ayında tamamlamayı değerlendirecektir.”

– “ENFLASYON ÜZERİNDEKİ TALEP VE MALİYET YÖNLÜ ETKİLER YAKINDAN İZLENMEKTEDİR.

PPK özetinde, TCMB’nin, iklim ve diğer çevre kaynaklı riskleri sınırlandırmak amacıyla, para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak destekleme kararı kapsamında “Yeşil Ekonomi ve İklim Değişikliği Müdürlüğü” adı altında yeni bir birim kurma kararı aldığı hatırlatıldı. Söz konusu birimin, iklim değişikliğinin finansal sistem içerisinde ortaya çıkarabileceği kırılganlıkları ve fırsatları tespit edebilme ve ilgili riskleri azaltmak amacıyla çalışmalar yapmasının hedeflendiği belirtildi.

Özette, enflasyonun kısa dönemde, başta emtia fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemesinin beklendiği kaydedildi.

Bununla birlikte, geçici etkilerin ortadan kalkmasıyla enflasyonun yeniden düşüş eğilimine dönmesini sağlayacak sıkılıktaki parasal duruşun; enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi göreceği vurgulanan özette, şu değerlendirmeler yapıldı:

“TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

Kredi piyasası, iktisadi faaliyet, arz yönlü unsurlar ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda enflasyon üzerindeki talep ve maliyet yönlü etkiler yakından izlenmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki para politikası ile küresel risk iştahına ilişkin görünüm, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir. Bu bağlamda makroihtiyati politikaların krediler üzerindeki etkisi ile TCMB fonlamasının APİ ve swap işlemleri arasındaki kompozisyonu yakından takip edilmektedir.”

Özette, Kurul’un, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelediği ve kararları şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edeceği vurgulandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir