Canikli’den ”Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” sistemi açıklaması
Canikli, yeni ekonomi modeli kapsamında açıklanan, “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” sistemine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
“Kur Korumalı TL Mevduat Sistemi, Hazine’nin kaynaklarını zenginlere mi aktarmaktadır? Bu sistem, garibanın döviz sahibini fonladığı saçma sapan karanlık bir düzen midir? Baştan söyleyelim. Bu iki sorunun da cevabı kocaman bir hayırdır.” ifadelerini kullanan Canikli, sistemin temel araçlarından birisinin, döviz tevdiat hesabını vadeli TL mevduat hesabına dönüştüren kişiye, vade başı ile vade sonu arasındaki kur farkının, vade sonunda hesaplanan faiz tutarından büyük olması halinde aradaki farkın Hazine tarafından ödenmesi olduğunu açıkladı.
Canikli, kur farkının faiz tutarını aşan kısmının Hazine tarafından vadeli TL hesap sahibi olan kişiye ödendiği gibi bir görüntünün ortaya çıksa da gerçek tablonun çok farklı olduğunu belirterek “Bu sistem yerine, reel faizin 0, nominal faizin enflasyon oranı kadar olduğu geleneksel faiz politikasının uygulandığı bir sistem yürütülmüş olsaydı vadeli TL mevduat sahibi vade sonunda enflasyon oranı kadar garantili bir faiz geliri elde edecekti.” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni sistemde ise aynı mevduat sahibinin, enflasyon oranından daha düşük orandaki politika faizi oranında garantili faiz geliri elde edeceğini, kur farkının faiz oranının üzerinde gerçekleşmesi halinde de mevduat sahibine, aradaki fark kadar ilave ödeme yapılmakta olduğunu aktaran Canikli, şöyle devam etti:
“Varsayalım ki enflasyon oranı yüzde 21, politika faiz oranı yüzde 14, 12 aylık dönemdeki kur değişim oranı a) yüzde 12, b) yüzde 16 olsun. Geleneksel faiz politikasının uygulandığı sistemde, bankada 100 bin TL mevduatı olan bir kişi dönem sonunda, garantili olarak 21 bin TL faiz geliri elde edecektir. Eğer Devlet, yatırımları teşvik etmek amacıyla yatırımcının finansman maliyetinin bir bölümünü üstlenmek ve sübvanse etmek istiyorsa bu tutar Hazine tarafından yatırımcıya ödenecektir. Diyelim ki Devlet, yüzde 21’lik faiz oranının yüzde 7’lik kısmını sübvanse etmek istesin. Bu durumda yatırımcıya Hazine’den 7 bin TL ödeme yapılacaktır. Yatırımcının finansman yükü de yüzde 21’den yüzde 14’e düşmüş olacaktır. (Basitleştirmek için banka komisyon ve masrafları ihmal edilmiştir.)”
Canikli, “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Sistemi”nde ise aynı mevduat sahibinin 12 aylık dönemde garantili olarak 14 bin TL faiz geliri elde edeceğini hatırlatarak şu bilgileri verdi:
“Eğer a) şıkkı gerçekleşirse yani 12 aylık dönemde dolar kuru yüzde 12 oranında artarsa 12 bin TL’lik kur farkı ortaya çıkacaktır. 12 bin TL’lik kur farkı, 14 bin TL’lik garantili faizden küçük olduğu için Hazine tarafından mevduat sahibine ödeme yapılmayacaktır. Yatırımcı, politika faiz oranı olan yüzde 14’lük orandan kredi kullanacağı için de yatırımcıya Hazine’den ayrıca bir destek ödemesi yapılmayacaktır. Eğer b) şıkkı gerçekleşirse, yani 12 aylık dönemde dolar kuru yüzde 16 oranında artar ise 16 bin TL’lik kur farkı ortaya çıkacaktır. 16 bin TL’lik kur farkı, faiz gelirinden büyük olduğu için aradaki fark olan 2 bin TL, Hazine tarafından mevduat sahibine ödenecektir.”
Yatırımcının bu sistemde, politika faiz oranı olan yüzde 14 üzerinden, yani enflasyon oranından 7 puan daha düşük bir oranda kredi kullanacağı için Hazine tarafından yatırımcıya herhangi bir destek ödemesi yapılmayacağını vurgulayan Canikli, şunları kaydetti:
“Açıkça ortaya konulduğu üzere, ‘Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Sistemi’nde, yatırımcıya aktarılacak finansman desteği, Hazine tarafından değil bu sistem tarafından karşılanmaktadır. Bu sistemde kur farkının faiz gelirinden yüksek olması nedeniyle mevduat sahibine Hazine tarafından aktarılan kaynak, esasında yatırımcıya fiilen aktarılan finansman desteğine dönüşmektedir. Özetlemek gerekirse bu sistemde gariban döviz sahibini fonlamamakta, tam aksine zengin mevduat sahibi yatırımcıyı sübvanse etmektedir.”