T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın, “İsrail’in Lübnan’dan sonraki gayesi Türkiye’dir” açıklaması ve “iç cephe” vurgusu yapmasının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin DEM Parti’li vekillerle tokalaşması tartışılırken, AKP’li isimlerden “yeni tahlil süreci” daveti geldi. AKP MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, “Cumhur İttifakı’na düşen vazife ve sorumlulukların başında, birlik fikrini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir entelektüel ve düşünsel yer inşa etmek için kolları sıvamak olacak” derken, eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner ise “Hiçbir meselemiz tahlilsiz değil. Kâfi ki istensin. MHP’nin bilge başkanının uzattığı el, manalı teklif içeren tahlilin elidir” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı Gazze operasyonunun akabinde Lübnan’a yönelik kara harekatına girişmesi, İran ile İsrail ortasında yaşanan gerginlik ve bölgesel savaş telaffuzları, siyaset kulislerini hareketlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, İsrail – Hamas savaşı ve Lübnan’a sıçrayan ataklarla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım bugünlerde Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail’in bir sonraki gayesi Türkiye’dir. Bu niyetini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir” dedi. Erdoğan, tıpkı konuşmasında, “iç cephe” vurgusu yaparak, “Fitne teşebbüsleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak ‘iç cephemizi’ sağlam tutmaya çaba ediyoruz. Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor” sözlerini kullandı. Erdoğan’ın açıklamalarına paralel olarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yeni yasama yılı açılışında sürpriz bir atakta bulundu ve DEM Parti sıralarına giderek, milletvekilleri ile selamlaştı. Bahçeli, DEM Parti’li vekillerin elini sıkmasıyla ilgili, “Yeni bir periyoda giriyoruz. Ülkemizde barışı sağlamak lazım” diyerek, “Uzattığım el ulusal birlik ve kardeşliğimizin bildirisidir. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun gelin teröre cephe alın gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir. Biz gelişi hoş keyfe ıstırap, can probleminden anlık dürtülerle dümenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmaya teşebbüs etmeyiz. DEM’e düşen sorumluluk uzanan bu samimi elin değer kararını anlaması dahası Türkiye partisi olması tarafında bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir” açıklamasında bulundu. DEM Parti Eş Genel Lideri Tülay Hatimoğulları ise Bahçeli’nin tokalaşma jestini ve açıklamalarını, “Bu bahislerde atılacak adımları biz de izleyeceğiz daima birlikte. Buradaki olağanlaşma midir, iç barış mıdır; kavramı, ismi ne olursa olsun somut olması gereken şey Türkiye’deki bütün bu sorun zincirinin tahliline dair sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor” formunda kıymetlendirdi.
|
TIKLAYIN – Bahçeli’den DEM Parti’ye “Türkiye partisi olma” daveti: Uzattığım el, ulusal birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır TIKLAYIN- Devlet Bahçeli yeni yasama yılının açılışında DEM Partililerle tokalaştı TIKLAYIN – Murat Sabuncu’nun yazısı: Bahçeli ‘yeni kırmızı çizgileri’ nereden çekecek, kim kimin elini sıkacak, hangi yeni ittifaklar kurulacak? TIKLAYIN – Candan Yıldız’ın röportajı | DEM Parti Milletvekili Sırrı Sakık: Bahçeli’nin ‘Ülkemizde barışı sağlamak lazım’ kelamlarını önemsiyoruz, Bahçeli ile tokalaşmamızı eleştiren troller umurumuzda değil |
Yeni tahlil süreci mi geliyor?
1 Ekim’de Meclis’in açılmasıyla gündeme gelen gelişmeler, kamuoyunda “Yeni bir tahlil süreci mi geliyor?” tartışması yaratırken, AKP’li isimlerden de dikkati çeken açıklamalar geldi. AKP Diyarbakır Milletvekili Suna Kepolu Ataman, Bahçeli ile DEM eş liderlerinin tokalaşması sonrası Ankara’da ölçülü bir hava var olduğunu söyleyerek, “Normalleşmenin ikinci adımı Anayasa olacak” tabirlerini kullandı. Orta Doğu’daki tansiyonun giderek tırmandığına işaret eden AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ise “Dış tehlikelere karşı içerde her vakit ortak menfaatlerin ulusal birliğin ve dayanışmanın, ortak duruşun dışarıya karşı bir bildiri olacağı ve ülkenin birlik ve bütünlüğünü siyaset yapan herkesin bunu koruyacağını göstermesi gerekir.” dedi.
‘Bahçeli’nin atılımından sonra DEM’in hali nasıl olur?’ sorusuna Ensarioğlu şu cevabı verdi:
“DEM’den beklenen her zaman Türkiye partisi olması, şiddet dışı demokratik siyaset prosedürlerini benimsemesi ve hala varsa kendi üzerlerindeki vesayetin kaldırılması daha özgür ve demokratik siyaseti temsil etmesi manasında beklenti var. DEM Parti bunun yanıtını kendisi verecek.”
“Kolay olmayacak ancak sıkıntı değil”
AKP MKYK Üyesi Orhan Miroğlu da Bahçeli’nin “Türkiye Cumhuriyeti’nin yer yüzü cenneti olmasını sağlayalım” kelamlarını hatırlatarak, “Türkiye’ye karşı envai çeşit bölünme planları yapılırken, bu tarihi kavşağın sunduğu imkanları görerek ve makul kıymetlendirerek, birliğimizi taçlandırmak bizim elimizde” dedi. “Elbette kolay olmayacak fakat asla güç değil” diyen Miroğlu, toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bu kere Türkiye’yi iyi bir ‘ayrışma’nın beklediğini belirterek şunları söyledi:
“Türkiye’nin uçmasını ve cennet olmasını isteyenler ve binbir dereden su taşıyarak, mazeretler üreterek, buna tahlil sürecinde olduğu üzere mahzur olmaya çalışacak olanlar! Cumhur İttifakı’na düşen misyon ve sorumlulukların başında, birlik fikrini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir entelektüel ve düşünsel taban inşa etmek için kolları sıvamak olacak! Cumhur İttifakı öncelikle, ‘her şeyi bildikleri için’ günün sonunda ‘her şeyi batıranlardan’ bu kere uzak durmalıdır!”
“Bilge başkanın uzattığı el…”
Bahçeli’nin çıkışına bir takviye de eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner’den geldi. Metiner, X hesabından “Çözüm siyasetine çağrı” başlığıyla yayınladığı açıklamada, “MHP’nin bilge önderinin uzattığı el, manalı teklif içeren tahlilin elidir” diyerek, şunları kaydetti:
“Hiç bir problemimiz tahlilsiz değil. Kâfi ki istensin. MHP’nin bilge önderinin uzattığı el, manalı teklif içeren tahlilin elidir. Tahlilin sistemi muhakkaktır: Evvela uzatılan eli içtenlikle tutmak. Sonra tahlilin lisanına odaklanmak. Her şey lisan değişikliğiyle başlar. Ardından diyalogu derinleştiren halla devam eder. Tahlil siyaseti için en elzem olan şey, tutum değişikliğini gösterir bir lisanı sahiplenme ve tahlile giden yolu açan demokratik diyaloji yoluna içtenlikle sarılma. Demokratik siyasetin dışındaki bütün yol ve formülleri prensipli bir şekilde reddetme. DEM Parti tahlile katkı sağlamak istiyorsa bunu somut bir biçimde göstermeli. Ötelemeci ve kararsız her tutum, çözümsüzlüğü derinleştirir yalnızca. Tahlil için asıl artık cesaretli olma vaktidir. Bu tarihi adımı tahlil için fırsata çevirecek yürekli ve kararlı adım atmayanların hem vebali büyük olur hem de sonrasında tahlil diye söylenmeleri inandırıcı olmaz. Tahlil siyaseti için doğan bu tarihi fırsat şayet marjinal sekter Türk solunun ideolojik önyargılarına kurban edilirse bu ülkenin tahlil bekleyen Kürtlerine siyaseten ihanet edilmiş olur, biline!”
