Akit gazetesi müellifi Ali Karahasanoğlu, İstanbul’da yaşanan fecî cinayetler üzerinden Uygar Kanun’u gaye aldı. Cani katil Semih Çelik‘in iki genç kızı vahşice katletmesinin akabinde kaleme aldığı yazısında, Karahasanoğlu, Uygar Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte toplumda şiddetin arttığını argüman etti.
Karahasanoğlu, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü avukat Nazan Moroğlu‘nun Medeni Kanun’u öven açıklamalarını sert bir lisanla eleştirdi. Moroğlu’nun “Türk bayanı erkekler üzere eşit yurttaş oldu” halindeki kelamlarına karşılık, Karahasanoğlu, “19 yaşında gencecik bir kızın başı kesiliyor bedeni paramparça ediliyor… Buyrun o vakit hesabı ödeyin” diyerek reaksiyon gösterdi.
Karahasanoğlu, Uygar Kanun öncesi devirde bu türlü yırtıcı cinayetlerin yaşanmadığını argüman ederek, günümüzde yaşanan şiddet olaylarının sorumlusu olarak Uygar Kanun’u gösterdi. Karahasanoğlu, “Bana bir tane 1926 öncesi toplumumuzda başı kesilen kolları kesilen vahşice katledilen kız gösterin” diye yazdı.
Karahasanoğlu, şunları yazdı:
‘ALLAH SİZİ NE YAPSIN, BİLMİYORUM’
“Bu vahşetin yaşandığı gün.. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü avukat Nazan Moroğlu bir açıklama yapıyor.. Yok yok, iki genç kızımızın vahşice öldürülmesi ile ilgili bir açıklama değil.. Gençlerimizi tam da vahşete sürükleyen sistemin temel taşlarından birisi olan Uygar Kanunun yürürlüğe girmesinin yıl dönümü ile ilgili bir açıklama.. Diyor ki Moroğlu, “Devrim ömürüz Uygar Kanun, laik hukukun ve hukuk birliğinin simgesidir” Diyor ki Moroğlu, “Türkiye’de çağdaş ve laik hukuk nizamının kilometre taşlarından Uygar Kanun’un yürürlüğe girmesi üzerinden tam 98 yıl geçti. Uygar Kanun’un kabul edilmesiyle Türk bayanı erkekler üzere eşit yurttaş oldu” Allah sizi ne yapsın, bilmiyorum..
‘O VAKİT HESABI ÖDEYİN’
19 yaşında gencecik bir kızın başı kesiliyor bedeni paramparça ediliyor.. Nazan Moroğlu’nun sıkıntısı, “Türk bayanı erkekler üzere eşit yurttaşlar oldu”.. Buyrun o vakit hesabı ödeyin.. Türk bayanı evvelden erkekler üzere eşit yurttaşlar değildi de 1926’da Uygar Kanunun kabul edilmesi ile eşit yurttaşlar olduysalar. Buyrun iki genç kızımızın vahşice öldürülmesinin sorumluluğunu üstlenin. Diyor ki çağdaş hukukçulardan Nazan Moroğlu, “Türk kadınını gereken saygınlığına kavuşturan Uygar Kanun tıpkı vakitte bir bayan ihtilalidir.” O vakit buyrun Türk bayanına Uygar Kanununa saygınlık mı kazandırılmış yoksa bir yandan kendileri paramparça edilmişler bir yandan da yakınları ayakta duramaz çaresizliğe mi düşmüşler. Boşver edebiyatı Nazan hanım..
‘1926 ÖNCESİ TOPLUMUMUZDA BAŞI KESİLEN KIZ GÖSTERİN’
Bana bir tane 1926 öncesi toplumumuzda başı kesilen kolları kesilen vahşice katledilen kız gösterin. Ben size kabri açılan, Cem Garipoğlu’nun öldürdüğü Münevver Karabulut’un testere ile vücudunun kesilmesinden başlarım. Katilin ve onu kaçıran ailesinin; kendisini Kemalist olarak tanımlayan Ersan Şen üzere, laikçi kelamda hukukçular tarafından mahkemede savunduğunu hatırlatarak devam ederim. İki gün evvel; biri meskende, başkası de surun doruğunda vahşice katledilen iki gencecik kızın örneği ile.. İsterseniz daha onlarca yüzlerce örnekle devam ederim. Tek eşlilik o denli mi? Ne kadar vicdansızsınız, ne kadar yalancısınız. Toplumu getirdiğiniz nokta… Hem de akıl hastası olan bir kişinin, evlenmeden, bir yıl şu kızla, sonraki yıl bir öteki kızla gezdiği… Sonra da ikisini birden öldürdüğü noktadır.
LAİKLİĞİ DE GAYE ALDI
Kalkmışlar, “Kadınlar hayat hakkı kazandılar” diyorlar. Ben de öldürülen genç kızlarımızın annelerinin, babalarının yaşlı gözlerinin içine bakıyorum. Onların gözlerinin içinde okuduğum şu: “Laikçi sistemde bayanın ismi yok.”