Uyarı: Bu haberin içeriğinde kimi okuyucularımızın etkilenebileceği görseller ve sözler yer almaktadır.
Beylikdüzü Devlet Hastanesi’ne, 2 yaşındaki bebeğin ‘balkondan düştü’ beyanıyla Beylikdüzü Devlet Hastanesi’ne getirildikten sonra bedeninde istismar bulgularına rastlanması Türkiye’nin gündemine oturdu. Olayla ilgili her geçen gün ise ortaya yeni savlar atılmakta. DHA’nın haberine nazaran, bebeğin mevti emniyet kayıtlarına ‘şüpheli’ olarak geçirildi. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, bebeğin vefatıyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 2 yaşındaki bebeğin cenazesi İsimli Tıp Kurumu’na gönderildi. İsimli Tıp Kurumu’nda yapılan incelemeler sonrası rapor hazırlanarak, başsavcılığa gönderildi.
Raporda bebeğin ‘Yüksekten düşme sonucu meydana gelen vücut travması ve iç kanama’ nedeniyle öldüğü belirtildi. Bebeğin hastanedeki isimli muayene raporunda yapılan tespitler, İsimli Tıp Kurumu raporlarında doğrulanmadı. Raporda bebeğin cinsel istismara uğradığına ait bulgu olmadığı tespiti yer aldı.
“RABİA NAZ VATAN’I HATIRLAYIN. BU KURUM ŞAİBELİ BİR KURUMDUR”
Hastane hekimlerinden hastanenin Acil Tıp Uzmanı Dr. Evren Arslan, bebeği birinci muayene eden hekim, Türk Tabipleri Birliği Lideri Şebnem Korur Fincancı, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Lider Yardımcısı Avukat Çağla Gül Bulut ile Evvel Çocuklar ve Bayanlar Derneği’nden Dr. Ezgi Gevher, Cumhuriyet’e konuştu.
Evren Arslan, isimli tıp raporunun ve DNA örneğinin bu kadar (14 gün) süratli çıkmasının olağan olmadığını belirtti. Kolay trafik kazalarında dahi raporların bir ayda çıktığını söyleyen Arslan, tabirlerini kullandı.
Ailenin güçlü bir aile olduğunu söyleyen Arslan, AKP’den olduğunu düşündükleri bir kişinin doktora raporu değiştirmesine yönelik baskı yapıldığını belirtti.
Ortada bir sürü palavra haberin olduğunu ve bebeğin dedesi olarak toplumsal medyada paylaşılan bireyle ilgili tezlerin da yanlış olduğunu söyledi ve konuşmasına şu biçimde son verdi:
“Bir seferden bir şey olmaz diyen, Ensar Vakfı’nı kollayan iktidarın kurumudur burası. Rabia Naz Vatan’ı ve Kuddusi Okkır’ı hatırlayın. Bu kurum şaibeli bir kurumdur. Sağlam olmadığı esasen ortada.”
BEBEĞİ BİRİNCİ SEFER MUAYENE EDEN HEKİM KONUŞTU
Bebeği hastaneye geldiğinde birinci defa muayene eden tabip, birkaç gün evvel savcılığa söz vermeye gittiğini söyledi. İsimli Tıp raporu ile ilgili haberleri gördüğünü lakin bu olayda kimi külfetler olduğunu anlatan tabip, “Şu an hekimler üzerinde baskı mevcut ve bu sürecin gerçek aydınlatılması lazım. İsimli Tıp şayet buna ‘düşmeye bağlı’ diyorsa onun üzerine öbür bir şey söyleyemiyoruz” sözlerini kullandı.
Düşme bulgusu görmediklerini ve hastanedeki hekimlerin da bu kanaatte olduğunu aktaran tabip, kelamlarına şu formda son verdi:
“Düşmeye bağlı morluk diyorlar lakin o morluk tek günlük değil. Bu bulgular mevcut. O gün olmamışlar, biz buna eminiz. Oradaki bulgular ne bulgusu?”
“RAPORU YAYINLAYAN AJANSIN BİLGİYİ NEREDEN EDİNDİĞİ DE ÖNEMLİ”
Meslek hayatında, şaibeli isimli tıp raporlarına daima rastladığını belirten Şebnem Korur Fincancı, İsimli Tıp Kurumu’na yapılan atamaların liyakatle ve bilişsel değerlendirmelerle yapılmadığını söyledi.
Raporlara tesir edilebildiğini anlatan Fincancı, aşağıdaki ihtarları sıraladı:
- Raporu birinci kere yayımlayan ajansın bilgiyi nereden edindiği kıymetli.
- Raporlara her vakit bir müdahale olduğunu gördüğüm oldu. Adalet Bakanlığı’na bağlı bir kurumdan bahsediyoruz.
- Meslektaşlarımız bağımsızlıklarını muhafazaya uğraş etseler de ne ile karşılaşacağımızı bilme olasılığımız yok.
“YOZLAŞMALARA KAPALI OLMALARI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Avukat Çağla Gül Bulut ise, olaylara tek bir tabibin bakmadığını lakin yeniden de kâfi inceleme yapılmamış olabileceğini söyledi. Hekimleri zan altında bırakmak istemediğini aktaran Bulut, “Ama kimi müdahaleler de olabilir. Biz orada olan şahısların bu stil yozlaşmalara kapalı olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Buna kesin bir halde ‘etki yoktur’ ya da ‘vardır’ da diyemeyiz” dedi.
“BİR BEBEK VEFATI NE OLURSA OLSUN ADLİDİR”
Doktor Ezgi Gevher ise kimi hadiselerin savcılık boyutunda dahi müdahaleye uğradığını belirterek, bir çözülmenin olduğunu söyledi. Kuruma büsbütün bir inanç duyulmadığını anlatan Gevher, kelamlarına şu biçimde son verdi:
“Bu alan tesir edilmemesi gerekilen bir alan. Bu türlü bir şeyin olmasını istek etmiyoruz. Rabia Naz Vatan cinayeti davasında bu olayı gördük, isimli tıpa müdahale edildiğini biliyoruz. Bu kuruma ait bir kuşku varsa bu büyük bir sorun. Bir bebek vefatı ne olursa olsun adlidir. Bunun soruşturulması lazım. Ailenin isimli meselese açılmasın diye sergilediği hal da problem. Yüksekten düştü diye getirilen bir çocuk varsa, burada da büyük bir ihmal mevcutttur.”