Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde DSİ tarafından yapımı tamamlanan 34 hidroelektrik santralinin açılış töreninde konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle; Hayatın, sağlığın, kalkınmanın ve yaşanabilir çevrenin vazgeçilmezi olan su kaynakları, kuraklığın ve yoksulluğun önüne geçer. En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm canlıların hayat kaynağı olan suyun her damlasının değerini çok iyi bilmemiz gerekiyor.
Tüm bunlar yanında su, enerjiden ulaşıma, tarımdan turizme kadar pek çok alanda ekonomik değere sahiptir. Kalkınmanın temel altyapısı olan, nüfus artışı ve teknolojideki gelişmelerle her geçen gün daha çok ihtiyaç duyulan enerjinin en önemli kaynaklarından biri de sudur. Petrol, kömür, doğal gaz gibi dünyanın sınırlı kaynaklarını hoyratça tüketen, fosil yakıtların aksine su, yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Üstelik fosil yakıtlar hava kirliliğinden küresel ısınmaya kadar pek çok soruna da yol açmaktadır.
“CİDDİ AVANTAJLAR SAĞLIYOR”
İklim değişikliği tartışmaları, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının ehemmiyetini daha da artırmaktadır. Ülkemizin yerli ve yenilenebilir enerji üretiminde en önemli imkanı su kaynaklarıdır. Coğrafyamızın yapısı bize bu konuda ciddi avantajlar sağlıyor. Sudan elektrik üretimi, çevre kirliliğine yol açmayan, kullanılan suyun miktarını azaltmayan ve kalitesini bozmayan özelliğiyle öne çıkmaktadır.
Hidroelektrik santralleri için kurulan barajlar, sulamadan balıkçılığa ilave birçok imkanı beraberinde getiriyor. Türkiye gibi kaynakları sınırlı bir ülke için sudan elektrik üretimi sayesinde yurt içinde kalan paranın kritik kalkınma yatırımlarında kullanılması en az diğer hususlar kadar önemlidir. Hükümete geldiğimizde bu anlayışla hidroelektrik yatırımları seferberliği başlattık.
Kamunun bu yatırımlarla görevli kuruluşu, Devlet Su İşleri yanında özel sektörü de hidroelektrik santralleri inşasına yönelttik. Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Deriner, Ermenek, Borçka, Batman ve Obruk gibi yüksek kapasiteli hidroelektrik santrallerini ülkemize kazandırdık. Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesine yıllık 1,9 milyar kilovatsaate yakın katkı sağlayacak en yüksek barajımız Yusufeli de bitme aşamasına gelmiştir.
Hidroelektrik potansiyelimizi daha hızlı harekete geçirmek için 2003 yılında özel sektörümüzün bu alandaki yatırımlarının önünü açarak tarihi bir adım attık. Böylece hidroelektrik kapasitemizi kısa sürede 2,5 kat artırarak 44 milyar kilovatsaatten 110 milyar kilovatsaate çıkardık.
Halihazırda ülkemizin toplam kurulu gücünün 3’te birini hidroelektrik oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle, ülkemizde yanan her 3 lambadan birinin elektriği su kaynaklarımızdan gelmektedir. Bugün dünyada 9. sırada yer aldığımız hidroelektrik gücümüze 34 yeni tesis kazandırıyoruz.
“2,7 MİLYAR LİRA EKONOMİK FAYDA SAĞLAYACAK”
Kamu-özel sektör işbirliği ile 20 farklı ilimizde faaliyete geçecek 34 hidroelektrik santralimiz, 653 kilovatsaat kurulu güce ve yıllık 2,3 milyar kilovatsaat enerji üretim kapasitesine sahiptir. Yatırım bedeli 16 milyar lirayı bulan bu santraller, ülkemize yıllık 2,7 milyar lira ekonomik fayda sağlayacaktır. Kendilerini 6 yılda amorti edecek hidroelektrik santrallerimiz, ardından uzun yıllar boyunca ekonomimize katma değer sağlamaya devam edecektir.
Son 20 yılda ülkemize bugün açılışını yapacaklarımızla birlikte 605 yeni hidroelektrik santrali kazandırmış ve toplam rakamı 730’a çıkarmış olmakla gurur duyuyoruz. Bizden önce bu sayının sadece 125 olduğunu da hatırlatmak durumundayım. Ayrıca, sulama ve içme suyu amaçlı olanlarla birlikte şimdi toplam baraj sayımız 930’u bulmuştur.
Ülkemizin toplam su depolama kapasitesini 180 milyar metreküpün üzerine çıkarmamız sayesinde en kurak mevsimlerde dahi hamdolsun susuzluk yaşamıyoruz. Tabii hidroelektrik santralleri için inşa ettiğimiz barajların önemli bir kısmı şehirlerimize içme suyu sağlama ve sulama amaçlı olarak da kullanılmaktadır. Sayısını 370’e çıkardığımız tesislerle ülkemiz nüfusunun 3’te ikisine toplamda 4,9 milyar metreküp sağlıklı ve sürekli içme suyu sağlayacak yatırımlar yaptık.
“LAF ÜRETMEDİK, İŞ ÜRETTİK”
Hep şunu söyledim, ‘Su, medeniyettir. Suyunuz varsa medenisiniz, suyunuz yoksa gayrı medenisiniz.’ Hata ülkemiz sınırlarını da aşıp denizin altına döşediğimiz borularla Kuzey Kıbrıs’a kadar suyu götürdük. Laf üretmedik, iş ürettik. Dere ıslah çalışmalarının sayısını da 5 binden 10 bin 267 seviyesine çıkararak hem yerleşim birimlerimizi hem arazilerimizi koruduk.
Sulamaya açılan arazi büyüklüğümüzü 6,85 milyon hektara yükselttik. Ayırdığımız ciddi miktardaki kaynaklarla ülkemizin en büyük kalkınma projesi GAP’ı hızlandırdık. GAP’ın en büyük adımlarından olan 8 baraj ve 23 sulama tesisinden oluşan Silvan projesini de süratle tamamlayacağız.
“BU YILIN SONUNDA ARTIK IŞIK GÖRÜNECEK”
Projenin ana yapısı olan ve ülkemizin Atatürk Barajı’ndan sonraki ikinci büyük eseri olacak Silvan Barajı, yakında su tutmaya ve enerji üretmeye başlıyor. Barajdaki suları şebekelere aktaracak Babakaya Tüneli’nin ilk tüpünde bu yılın sonunda artık ışık görünecek. Proje kapsamındaki diğer barajları ve sulama tesislerini de hızla inşa ederek toplamda 2 milyon 350 bin dekar araziyi sulayacak, 305 bin istihdam oluşturacak bu projeyi ülkemize kazandırmakta kararlıyız.
Görüldüğü gibi neresinden bakarsanız bakın, ülkemizin sınırlı su kaynaklarını en verimli şekilde kullanacak yatırımları hızla yaptık, yapıyoruz. İklim değişikliği gibi küresel tehditlerin giderek daha çok konuşulmaya ve hatta emarelerinin görülmeye başladığı bir dönemde bu yatırımların değeri daha iyi anlaşılacaktır. Mevlana hazretlerinin dediği gibi, “Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser.”
Evet biz dünyaya sözümüzü, ülkemizi eserlerimizle ve hizmetlerimizle donatarak söyledik, söylüyoruz. Bu konuda da iddialıyız. Ülkemizi 20 yılda asırlık hizmet ve eserlere kavuştururken, aklımızda ve gönlümüzde hep daha büyük hedefler vardır. Hamdolsun eğitimden sağlığa, güvenlikten sanayiye, enerjiden ulaştırmaya her alanda kalkınmanın altyapısını önemli ölçüde tamamladık. Şimdi sıra asıl hedeflerimizde. Yani 2053 vizyonumuzu hayata geçirmekte.
Bizim derdimiz Hakkari’deki yavrumuzu İstanbul, Ankara’ya taşımak değil. Bütün profesörlerimizi, doçentlerimizi oraya taşımak. Tatlıses bir gün dedi ya Şanlıurfa ile ilgili ‘Oxford vardı da biz mi gitmedik.’ Biz hepsini Hakkari’ye kadar Şırnak’a kadar taşıdır. Hepsinde üniversitemiz var mı var. Bütün hocalarımızla buralardayız. Medeni olmak budur, çağı yakalamak budur, çağdaş mücadele budur.
“YÜZDE 35 İNDİRİM”
Marketlerde benim vatandaşımı dara sokanlar, Tarım Kredi Kooperatifleri talimatı aldı. Bundan böyle koyun, kuzu etinde yüzde 25 indirim, bunu başlattık. Bu sabah Tarım Kredi Kooperatifi Başkanıyla da konuştum. Büyükbaş hayvanlarda da yüzde 30-35 gibi bir indirimle onların da satışına başlayacağız. Bakanımla gerekenleri hallettik. Büyükbaş hayvanlarda yüzde 30-35 indirimlerle satışa başlayacağız. Biz Tarım Kredi olarak bu indirimi yapacağız. Şeker, buğday, un, zeytinyağı, ayçiçeği yağı bütün bunlar da özellikle 20-30-40 çeşit üründe de süratle indirime gideceğiz. Tarım Kredi Kooperatifi de bu amaçla çalışmalarını hızlandıracak.