”Lityumun Suudi Arabistan’ı”… Çin rezervleri mercek altına aldı
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve en önemli imalat merkezi olan Çin’in, sanayisi için ihtiyaç duyduğu bazı önemli ham maddeler, dar bir sınır koridoruyla komşu olduğu Afganistan’ın topraklarında bulunuyor.
Çinli şirketlerin Afganistan’daki lityum rezervlerini incelemek üzere saha incelemeleri yaptığına ilişkin haberler devlet medyasında yer aldı. Global Times gazetesi, 23 Kasım’da yayımladığı haberde, Çin şirketlerinin temsilcilerinin kasım başında özel vizelerle Afganistan’ı ziyaret ettiğini, potansiyel lityum rezervlerinin bulunduğu bölgeleri yerinde incelediğini bildirdi.
Mobil cihazlar ve elektrikli araç pillerinin yapımında kullanılan nadir bir metal olan lityuma erişim, dünyanın en büyük mobil cihaz ve elektrikli araç üreticisi olan Çin açısından büyük önem arz ediyor.
– “Lityumun Suudi Arabistan’ı”
Afganistan’da bakır, altın, uranyum, boksit, demir cevheri, krom, kurşun, çinko gibi metaller, kömür, sabuntaşı, pamuktaşı, alçıtaşı, sülfür ve mermer gibi maden yatakları bulunuyor.
Ülke lityum ve diğer nadir metaller açısından dünyanın en zengin rezervlerine sahip. Afganistan Madenler ve Petrol Bakanlığı, 2019’da yayımladığı raporda, ülkede 1,9 milyon ton nadir metal rezervinin bulunduğunu bildirdi.
Ülkenin özellikle dünyanın en büyük lityum rezervlerine sahip olduğu tahmin ediliyor. ABD Savunma Bakanlığı, 2010 tarihli bir iç yazışmasında Afganistan’ı “Lityumun Suudi Arabistan’ı” olarak niteledi.
Afganistan’ı dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip Suudi Arabistan ile karşılaştıran benzetme, dünyada petrolle çalışan motorlu taşıtlardan elektrikli araçlara geçişin hızlandığı son 10 yılda daha anlamlı hale geldi.
Lityum, cep telefonlarından dizüstü bilgisayarlara, elektrikli otomobillerden elektrikli tırlara kadar şarj edilebilir tüm cihaz ve araçların güç kaynağı olan lityum-iyon pillerin yapımında kullanılıyor.
– ABD’nin çekilmesinin ardından Batı dışı güçler ülkeye yöneliyor
ABD’nin çekilmesi ve Taliban’ın ülkenin kontrolünü ele geçirmesinin ardından başlayan yeni dönemde, Batı dışı uluslararası aktörlerin Afganistan’a ilgisi arttı.
Rusya, Çin ve Hindistan, ayrı ayrı ve birlikte yürüttüğü temaslarla ülkenin yeni dönemdeki yapılanmasında söz sahibi olma niyetlerini gösteriyor.
Özellikle Çin ve Hindistan, büyük nüfusları ve yükselen ekonomileriyle, kaynak ve ham madde arayışındaki ülkeler olarak Afganistan’ın zengin yeraltı kaynaklarından yararlanma arayışında.
Afganistan, dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin açısından, sanayi üretimi için ihtiyaç duyulan bazı kritik ham madde ve kaynakları, coğrafi açıdan en elverişli şekilde sağlama potansiyeline sahip.
– Taliban ekonomik çıkmazla karşı karşıya
Öte yandan, Afganistan’da Taliban’ın kurduğu geçici hükümet de Çin’in desteğine ihtiyaç duyuyor. ABD öncülüğündeki uluslararası güçlerin çekilmesinin ardından kontrolü ele geçiren Taliban, iktidarı elde etmesinin ardından ekonomik bir çıkmazla karşı karşıya kaldı.
Taliban’dan önce Afganistan’da Batı destekli hükümetler, büyük ölçüde ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) kaynaklı dış yardımlarla ayakta duruyordu. Taliban’ın iktidara gelmesiyle merkezi hükümete doğrudan yardımlar ve finans akışı kesildi.
Taliban’ın BM tarafından terör örgütü sayılması ve üyelerinin birçoğunun terör faaliyetleri nedeniyle yaptırım listesinde bulunması, Afganistan’a doğrudan yardım yapılmasını güçleştiriyor.
BM, insani yardımların Taliban’ın kurduğu geçici hükümetin aracılığıyla değil doğrudan yerine ulaştırılmasına izin verilmesini istiyor.
ABD ise Afganistan Merkez Bankasının ABD Merkez Bankasının New York şubesi tarafından muhafaza edilen rezervlerini dondurmuş durumda.
Taliban, halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak ve ülkenin zengin yeraltı kaynağı potansiyelini değerlendirecek altyapıyı oluşturmak için acil mali kaynağa ihtiyaç duyuyor.
Geçici hükümetin temsilcileri Batı’nın bıraktığı boşluğu yatırımlarla, kredilerle ve ticaretle doldurabileceğini umdukları Çin ile iş birliğine açık oldukları mesajını veriyor.
– Güvenlik endişeleri
Nitekim Taliban temsilcileri, Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile 26-27 Ekim’de Katar’ın başkenti Doha’da yaptıkları görüşmelerde Pekin yönetimine güvenlik konusunda güvence verdi.
Geçici hükümette başbakan yardımcılığı görevini yürüten Abdülgani Baradar, görüşmede, “Taliban’ın Afganistan topraklarını Çin’e zarar verecek eylemler için kullanılmasına asla izin vermeyeceği” mesajını iletti.
Çin’in dar bir sınır koridoruyla komşu olduğu Afganistan’da güvenlik konusunda derin kaygıları bulunuyor.
Çin ile Afganistan arasında, “Vukhan koridoru” adı verilen 76 kilometre uzunluğunda bir sınır bölgesi bulunuyor. Ülkenin kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yer alan dağlık bölge halen sınır geçişlerine kapalı durumda.
Pekin yönetimi yeni dönemde Afganistan’ın kargaşaya sürüklenerek kendi sınır bölgesini istikrarsızlaştırabileceğinden endişe ediyor. Çin, bölgenin terör örgütleri tarafından kullanılmasını da istemiyor.
– Yatırımlar için güvenlik garantisi
Çin, Taliban’dan ayrıca bölgedeki potansiyel yatırımları için de güvenlik garantisi talep ediyor. ABD kontrolündeki dönemde bazı maden yatırımlarını güvenlik sorunları nedeniyle ilerletemeyen Pekin yönetimi yeni yatırımlarında aynı sorunlarla karşılaşmak istemiyor.
Çin Metalürji Şirketi ile Ciangşi Bakır Şirketinin oluşturduğu konsorsiyum 2008’de Kabil’in güneyindeki Logar vilayetinde bulunan Mes Aynak bakır madeninin işletmesini devralmıştı.
Maden projesi, işletme konusundaki pürüzler, Kabil yönetimiyle yaşanan anlaşmazlıkların yanında maden bölgesine düzenlenen saldırılar nedeniyle ilerletilememişti.
Çinli şirketler Taliban idaresinde de benzer sorunlarla karşılaşmaktan çekiniyor. Çin Metal, Maden ve Kimyasal İthalat ve İhracatçıları Birliğinin eski başkanı Cou Şicien, Global Times gazetesine yaptığı açıklamada, Çinli şirketlerin Afganistan’da potansiyel projeleri araştırmasını desteklediğini ancak Taliban hükümetinin söz konusu projelerde çalışacak personelin güvenliğini güvenceye almasının “birincil ve en önemli mesele” olduğunu vurguladı.
Çinli şirketlerin yatırım kararı almadan önce ülkedeki durumu iyi izlemesi gerektiğinin altını çizen Cou, “Problem güvenliğin sağlanması. Eğer güvenlik garanti edilmezse kazançlar uğranılan kayba değmeyecektir.” ifadelerini kullandı.